Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Terörü Lanetliyoruz

Bugüne kadar blogtan bu konu hakkında hiç yorum yapmadım. Herkes gibi instagram aracılığıyla sesimi duyurmaya çalıştım. Orada can verenlerin duyulmayan haykırışlarını sizlere duyurmaya çalıştım. Sanırım herkes bunu yapmaya çalışıyor. Benim ailemin büyük kısmı İstanbul'da yaşıyor. Hatta İstiklal'de patlama olduğu gün benim deneme sınavım vardı. Gözetmen bunu bize söylediğinde yaşadığım korkuyu bir daha yaşamayacağımı umuyorum. Hatta o patlamadan sonra bir süre karanlıktan, yalnızlıktan, fazla kalabalık mekanlardan korktum. Sessizlikten korktum... Göztepe'deki matematik dersimin çıkışında -20 Mart tarihinde- annemle kalabalık olmayan yollardan korkuyla eve dönmeye çalıştığımızı hatırlıyorum mesela. Yürek çarpıntımı... Ben buradan yazı paylaşmışım paylaşmamışım mühim değil. Mühim olan sadece orada bulunduğu için canından olan şehitlerimiz, ve sadece orada bulunduğu için korku yaşayan büyüklerim, yaşıtlarım ve miniklerim. Korkunun ecele faydası yok, olacağı varsa oluyor... Oluy

Sonsuz Deniz...

Herkese merhaba. Artık yaz başladığına göre ver elini kitaplar, ver elini blog yazıları... Aslında serilerin ikinci kitaplarını yorumlamıyorum. Çünkü birinci kitabı okumamış ve ya filmini izlememiş arkadaşlara spoiler yedirmek istemiyorum. Nitekim  birinci kitabı okumadıysanız bu yazıyı daha sonra okumanızı öneririm. Elimden geldiğince spoiler vermeyerek konunun üzerinden geçeceğim.    Cassie ve Zombie' nin ekibi kamptan kaçmayı başarmışlardır. Ama tehlike tam olarak geçmediği gibi daha da artmıştır. Çünkü bu ekip artık her şeyin farkındadır. Ötekiler artık onların peşindedirler. Cassie, Ben ve Hileci acımasız Susturuculara rağmen hayatta kalıp ekibi korumaya çabalarken Ötekilerin amansız amacıyla yüzleşmek zorundadırlar. Ama bir başka sorun ise insanlığın yavaş yavaş ölmesidir.   Bu kitapta Hileci daha ön plandaydı. Aslında bunu sevdim mi sevmedim mi emin değilim. Bazen çok sevindim bazen de "Acaba ekip ne yapıyor?" diye düşündüm. Ama dediğim gibi çok kararsızı

TEOG'dan Sonra

Selam herkese; Biliyorsunuz ki bu sene TEOG senemdi ve bu yüzden burayla çok ilgilenemedim. Anlayışınız için çok teşekkür ederim. Tabii bu süre içinde gerek blogla gerekse YouTube ile ilgili bazı kararlar aldım. 1 senedir Bookstagramdayım ve ayrıca bir "blogger"ım. Ama maalesef itiraf etmem gereken bir gerçek var. Ben hiçbir zaman ayda 4-5 kitap okuyan bir insan olmadım. Etrafta bir sürü kitap okuyan ve bu işi çok iyi yapan insan var. Ve açıkçası bunu, onlara karşı bir haksızlık olarak görüyorum. Bu işi çok severek yapıyorum orası ayrı. Sizlerin sorularını cevaplamayı, size yardımcı olmayı çok seviyorum. Ve bundan asla kopmayacağım. Ama artık yavaş yavaş kendimi gerçekten olmak istediğim tarafa, her şeyden konuşabileceğim "lifestyle" tarafına çekiyorum. Bunun bu kadar geç farkına vardığım için ne kadar kızsam da bir yandan kendime "Geç olsun, güç olmasın." diyorum. Tabii ki okuduğum kitapları paylaşmaya devam edeceğim. Ama sadece bunu yapmakla kalmayıp, y

5.DALGA FİLM...

Herkese merhabalar! Bu gün sizlere geçen hafta sonu gittiğim 5. Dalga'nın filmi hakkında ki düşüncelerimi paylaşacağım. Umarım seversiniz. Eğer kitabı hakkındaki düşüncelerimi okumak isterseniz aşağıya bırakacağım linkten ulaşabilirsiniz. konusundan daha önceki yazımdan bahsettiğim için burada tekrar bahsetmeyeceğim. Ama ufak bir açıklama, Dünya" Ötekiler"  ismi verilen bir grup tarafından istila ediliyor.   Şimdi yorumlamaya öncelikle karakterlerden başlamak istiyorum. Cassie' yi ilk gördüğümde "Ay bu kızımı bulmuşlar bula bula" dedim ama filmde o kadar gözüme batmadı. Asıl gözüme batan 3 şey oldu. 1.si kız nedense film boyunca o kadar koşuyor vesaire ama ne saçı ne makyajı ne de ojeleri bozulmuyor. Ben olsam ne saç kalırdı ne makyaj. 2. gözüme batan şey Evan ile olan garip yakınlaşma sahnesi. Kitapta bu kadar gözüme batmamıştı. Ama illaki romantizm Olsun diye uğraşmışlar. Kız orada kardeşi için hayatını tehlikeye atıyor. Ama aşk yaşamayı unutmuyor. Tab

Kardeşim Benim

Merhaba! Bugün sizlere başrollerinde Aslı Enver, Murat Boz ve Burak Özçivit'in olduğu Kardeşim Benim isimli film hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım. Umarım seversiniz. Öncelikle biraz konudan bahsetmek istiyorum. Yıllardır küs olan kardeşler Hakan ve Ozan'ı babalarının ölümü bir araya getirir.Babaları vasiyetlerinde İzmir'deki bir düğüne gitmelerini ve orada çalmalarını ister. En başta bu fikir hiç hoşlarına gitmez ama sonradında babalarının arabasıyla yola çıkarlar. Zeynep onların karşısına çıkar ve hep birlikte eğlenceli ve bir o kadar da hüzünlü bir yolculuğa çıkarlar. Öncelikle ben filmi beğendim. Murat Boz ve Aslı Enver harikaydılar. Ama filmde Burak Özçivit'i pek sevemedim. Neden bilmiyorum ama bence çok antipatikti. Ama hikaye, senaryo ve görüntüler bence çok güzeldi. İzlemenizi tavsiye ederim.  Unarım yorumum kafanızda bir şeyler oluşturabilmiştir. Bu arada Aslı Enver ve Murat Boz'un çıkmaya başlamalarına tepkiniz ne oldu? Aşağı yazarsanız çok sevinirim.

Neredeyim? Neler Yapıyorum?

Selam!  Uzun zamandır buralarda değilim. Bunun sebepleri var. 1.si Teog. Aslında suçu sadece Teog'a atamam. Doğru söylemek gerekirse neredeyse hiç kitap okumuyorum. Reading slump falan değil! İçimden okumak gelmiyor. Ama şu sıralar kendimi biraz motive ediyor ve kitap okuyorum. Nisan sonuna kadar kendimi zorlamayacağım. Yazın nasıl olsa acısını çıkartırım. (ÇIKARAMADI) 2. Olarak yazacak hiçbir şey bulamıyorum. Ne film ne kitap ne şarkı. Hiçbir şey yazacak kafada değilim. Bu yazıda burada olmadığım süre boyunca neler yaptığımdan bahsedeyim biraz. Kardeşim Benim'e gittik arkadaşımla.. Onun yazısı da (umarım) yakında blogumda olacak. Kızıl Yükseliş'i okudum. Yakın zamanda onu da yazacağım. Sömestrın ilk haftası İstanbul'daydım. Orada bolca gezdim. Sonra 2. Hafta İzmir'e geldik. Ve ben okula gittim :( Sonra okul başladı ve eski tempoma geri dödüm. (Daha doğrusu yeni yeni moda girmeye başladım) Şu sıralar Sissoylu isimli kitabı okuyorum. Çok hoşuma gitti. İleriki zamanla