Ana içeriğe atla

Sonsuz Deniz...

Herkese merhaba.
Artık yaz başladığına göre ver elini kitaplar, ver elini blog yazıları...
Aslında serilerin ikinci kitaplarını yorumlamıyorum. Çünkü birinci kitabı okumamış ve ya filmini izlememiş arkadaşlara spoiler yedirmek istemiyorum. Nitekim  birinci kitabı okumadıysanız bu yazıyı daha sonra okumanızı öneririm. Elimden geldiğince spoiler vermeyerek konunun üzerinden geçeceğim.


   Cassie ve Zombie' nin ekibi kamptan kaçmayı başarmışlardır. Ama tehlike tam olarak geçmediği gibi daha da artmıştır. Çünkü bu ekip artık her şeyin farkındadır. Ötekiler artık onların peşindedirler. Cassie, Ben ve Hileci acımasız Susturuculara rağmen hayatta kalıp ekibi korumaya çabalarken Ötekilerin amansız amacıyla yüzleşmek zorundadırlar. Ama bir başka sorun ise insanlığın yavaş yavaş ölmesidir.


  Bu kitapta Hileci daha ön plandaydı. Aslında bunu sevdim mi sevmedim mi emin değilim. Bazen çok sevindim bazen de "Acaba ekip ne yapıyor?" diye düşündüm. Ama dediğim gibi çok kararsızım. Kitabın genel kurgusu çok güzeldi. Tabii bu kitapta da amaçsız bir sahne vardı. Hileci ve Jilet'İn odadaki sahnesi. Birinci kitapta da Evan ve Cassie'nin arabada öyle bir sahnesi vardı. Ben bunların çok zorlama yani oldurulmak için yazıldığını düşünüyorum. Yazar her kitabına böyle bir sahne koymaktan vazgeçmeli. Çünkü çok absürt kaçıyor bence. Kardeşini ararken yada hayatta kalmaya çalışırken niye biriyle birlikte olursun ki :) Dediğim gibi bundan rahatsız oldum. Böyle bölümlerle sıkıntım yok ama bu seride çok tuhaf oluyor bence.

                                                 TAKİPTE KALIN! UNİCORN


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÜNÜN ŞARKISI... HOZİER TAKE ME TO CHURCH

Bu şarkıyı seçtim çünkü hem klip hem de sözler çok anlamlı. Klibi izlemeden önce şarkının sözl erine tam bir anlam vermek güç. Ama şunu bilin ki bu klibi izledikten sonra şarkıyı her dinlediğinizde içiniz bir garip oluyor. Hazırlıklı olun hikaye gerçekten acıklı. Bu şarkı uzun zamandır piyasada ama hiç klibine bakmak aklıma gelmedi. YouTube ardarda şarkılar çalıyor ya artık o zaman karşıma çıktı klip. Şimdi sizleri sözler ve müzikle baş başa bırakıyorum. Keyifli dinlemeler. İnstagram sizin gününüz şarkınız nedir bunu bana yazarsanız sevinirim.. Keyifli dinlemeler. My lover's got humour She's the giggle at a funeral Knows everybody's disapproval I should've worshipped her sooner If the Heavens ever did speak She is the last true mouthpiece Every Sunday's getting more bleak A fresh poison each week 'We were born sick,' you heard them say it My church offers no absolutes She tells me 'worship in the bedroom' The only heaven I'll

Terörü Lanetliyoruz

Bugüne kadar blogtan bu konu hakkında hiç yorum yapmadım. Herkes gibi instagram aracılığıyla sesimi duyurmaya çalıştım. Orada can verenlerin duyulmayan haykırışlarını sizlere duyurmaya çalıştım. Sanırım herkes bunu yapmaya çalışıyor. Benim ailemin büyük kısmı İstanbul'da yaşıyor. Hatta İstiklal'de patlama olduğu gün benim deneme sınavım vardı. Gözetmen bunu bize söylediğinde yaşadığım korkuyu bir daha yaşamayacağımı umuyorum. Hatta o patlamadan sonra bir süre karanlıktan, yalnızlıktan, fazla kalabalık mekanlardan korktum. Sessizlikten korktum... Göztepe'deki matematik dersimin çıkışında -20 Mart tarihinde- annemle kalabalık olmayan yollardan korkuyla eve dönmeye çalıştığımızı hatırlıyorum mesela. Yürek çarpıntımı... Ben buradan yazı paylaşmışım paylaşmamışım mühim değil. Mühim olan sadece orada bulunduğu için canından olan şehitlerimiz, ve sadece orada bulunduğu için korku yaşayan büyüklerim, yaşıtlarım ve miniklerim. Korkunun ecele faydası yok, olacağı varsa oluyor... Oluy

5.DALGA FİLM...

Herkese merhabalar! Bu gün sizlere geçen hafta sonu gittiğim 5. Dalga'nın filmi hakkında ki düşüncelerimi paylaşacağım. Umarım seversiniz. Eğer kitabı hakkındaki düşüncelerimi okumak isterseniz aşağıya bırakacağım linkten ulaşabilirsiniz. konusundan daha önceki yazımdan bahsettiğim için burada tekrar bahsetmeyeceğim. Ama ufak bir açıklama, Dünya" Ötekiler"  ismi verilen bir grup tarafından istila ediliyor.   Şimdi yorumlamaya öncelikle karakterlerden başlamak istiyorum. Cassie' yi ilk gördüğümde "Ay bu kızımı bulmuşlar bula bula" dedim ama filmde o kadar gözüme batmadı. Asıl gözüme batan 3 şey oldu. 1.si kız nedense film boyunca o kadar koşuyor vesaire ama ne saçı ne makyajı ne de ojeleri bozulmuyor. Ben olsam ne saç kalırdı ne makyaj. 2. gözüme batan şey Evan ile olan garip yakınlaşma sahnesi. Kitapta bu kadar gözüme batmamıştı. Ama illaki romantizm Olsun diye uğraşmışlar. Kız orada kardeşi için hayatını tehlikeye atıyor. Ama aşk yaşamayı unutmuyor. Tab